24 Haziran 2009

şimdi dur ve dinle..



yaptıklarımızın hiçbirinden pişman değilmişcesine konuştu kızıl saçlı olan..
ama gözlerindeki mavilik, okyanusun dibinden kum çıkartmaya çalışan biri gibi suyu yüzüne çıkma telaşını, heycanını saklamaya yetmiyordu..
sesi değil de gözleri titriyordu sanki..
karşısında ne olduğunu, kafasından ne geçtiğini anlamaya çalışan bir avuç insana doğru üfledi sigarasını, onları efsunlamak istercesine..
az kalmıştı..
biraz daha sıksa dişini, biraz daha toparlayıp kafasını, kelimeleri biraz daha özenli seçse gerçekten inandıracaktı herkesi..
belki de çoktan inanmışlardır diye geçirdi içinden, boşuna nefes tükediyordu belki de..
ama emin olmak istiyordu, hiçbir şeyi sanşa bırakamazdı..
bırakmamalıydı..
aslında herşey birdenbire beliriyordu kafasında..
özendiği falan da yoktu..
duyduğu bir kelime, bir melodi onu nerelerden nerelere getiriyordu muhabbet esnasında..
sonra birden dökülüveriyordu ağzından cümleler..
istemeden yapıyordu..
kendi kendine eğleniyordu bir anlamda..
iyi mi, kötü mü demeden, sorgulamadan, bir uçurumun kenarından bırakıyordu kendini boşluğa..
rüzgarı hissetmek istiyordu..
yüzüne vuran yağmur damlalarını..

1 yorum:

bencilkirpi dedi ki...

bugün karşıma çıkan ölüm
bir çayın yatağı gibi..