hep aynı, ne farketti..bir elde bir kadeh şarap..diğer elde otuz iki..sadece sayılar azalmakta..şimdilik..belki de biraz sonra ya da daha sonra abaküsteki sayılar daha da çoğalacak..ama şarabın tadı, rengi değişmeyecek..hep buruk..hep uzak diyarlar kokulu..
asıl kederlendirecek şeyleri unutmak için eflatun rengi tabanlı fincanın ağzı nasıl kırıldıya takılacak kafa..ya da ishak paşa sarayı niye böyle çirkinleştirilmek zorunda..ya da, ya da, ya da..
anahtarlığımda tek kapı açmayan anahtara gözüm takıldı bir an..ortasında bir haç..bir dairenin dört yana açılan kolları, yoksa daha mı fazla..klavyemdeki yanlış yerleştirilmiş oklar, ve esse..light..biliyorum, istemiyorsun ciğerlerimi bunlarla doldurmamı ama şu an tek yapabildiğim bu..sen, ben, kırmızı ve beyaz belki biraz da maviden siyaha doğru giden..gevezeyim işte..yine çakmaktaşının sesi doldurdu odayı..
kaktüsüm ve camdan bir kedi saran etrafı..saat sıfır bir elli beş..her sayı ayrı yazılmalı..bitişik eğri yazı olmalı dolduran yeşil koca tahtayı..günlerden cumartesi olmuş, sanırım dünkü karabasan almış aklını iki küçük kulaklıyı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder