aslında bu aralar kafam pek karışık değil..daha doğrusu kafamı karıştıracak şeylere pek yoğunlaşamadığım için kafam karışamıyor..bir an önce hazırlayıp yetiştirmem gereken aslında ne işe yaradığı da asla anlaşılamayan hatta bir işe yaramayan sadece boşuna kağıt tüketiminden ağaçların katledilmesine sebep olan dosyalar yığınına yoğunlaşmış durumdayım..ya da kafam öyle bir karışık ki doğru düzgün anlayamıyor muyum acaba..yoksa sürekli senin şu hoşuna giden surat ifademle mi dolanıyorum ortalıkta..öyle mi öyle değil mi, yine de tam bilemiyorum..
şahsen bu postta ne düşünüp ne yazacağıma karar verememişken, kendi içimde çelişki içerisindeyken kafamın karışık olup olmadığına nasıl karar verebiliyorum onu da anlamış değilim..ama insanların değindiği, dokunduğu bazı şeyler açısından gayet net görebildiğimi söyleyebilirim..bu biraz terzinin kendi söküğünü dikememesiyle ilgili olsa gerek..yoksa yanlış mı düşünüyorum sayın bay ukela..yani anlatmak istediğim insanların bazı tavırları, düşünceleri beni deli ediyor..aslında deli etmiyor, kafamı, çenemin daha çok yukarı çıkmasını sağlayacak şekilde hafifçe sola çevirerek "töööbe töööbe" dedirtiyor..çoğu zamanda, başta dediğim gibi "ah ah" dedirtiyor..ama bu "ah ah" öylesine söylenmiş bir "ah ah" değil, lütfen karıştırmayalım..gayet içi dolu ve "nolcak senin bu halin" der gibi bir "ah ah"..dediğim gibi aslında kafam karışık değil..hem de hiç değil..
bu istemeden, zorla yapılan mekan değişikliği bana galiba iyi geldi..gözleri delip geçen beyaz, her yanını ısıran soğuk beni biraz kendime getirdi sanırım..yoksa fazla yükseğe çıktığım için oksijen yetmezliğinden iyice saçmalamaya mı başladım..?
aslında "ah"ları tükettim de elimde bir "vah" mı kaldı..?