24 Haziran 2009

şimdi dur ve dinle..



yaptıklarımızın hiçbirinden pişman değilmişcesine konuştu kızıl saçlı olan..
ama gözlerindeki mavilik, okyanusun dibinden kum çıkartmaya çalışan biri gibi suyu yüzüne çıkma telaşını, heycanını saklamaya yetmiyordu..
sesi değil de gözleri titriyordu sanki..
karşısında ne olduğunu, kafasından ne geçtiğini anlamaya çalışan bir avuç insana doğru üfledi sigarasını, onları efsunlamak istercesine..
az kalmıştı..
biraz daha sıksa dişini, biraz daha toparlayıp kafasını, kelimeleri biraz daha özenli seçse gerçekten inandıracaktı herkesi..
belki de çoktan inanmışlardır diye geçirdi içinden, boşuna nefes tükediyordu belki de..
ama emin olmak istiyordu, hiçbir şeyi sanşa bırakamazdı..
bırakmamalıydı..
aslında herşey birdenbire beliriyordu kafasında..
özendiği falan da yoktu..
duyduğu bir kelime, bir melodi onu nerelerden nerelere getiriyordu muhabbet esnasında..
sonra birden dökülüveriyordu ağzından cümleler..
istemeden yapıyordu..
kendi kendine eğleniyordu bir anlamda..
iyi mi, kötü mü demeden, sorgulamadan, bir uçurumun kenarından bırakıyordu kendini boşluğa..
rüzgarı hissetmek istiyordu..
yüzüne vuran yağmur damlalarını..

20 Haziran 2009

nehirler ve ovalarla dolu engebeli topraklarıyla zamanda yolculuk gibi..

eski günlere dönmek istedim bugün biraz..karadeniz semalarına daldım..sahilde bir evde yaşamımızı sürdürürdük bir ara..çekirdek kadro dört kafa..her gün mutlaka çekilirdi denizin fotoğrafı, soso sağolsun..bir de yatarken..herşey denize karşı yaşanırdı..her söz denize karışırdı..arada bir aynı şarkı yüzlerce defa döner dururdu..sanki hiç yaşanmamış gibi, ne garip geldi birden..buralarda gürültü, kıyamet; oralar hep sakin, yumuşacık..köprüler kuruyorum şimdi buralardan oralara..özlediğimden değil aslında..sadece biraz yalnızlık olsa gerek..bir de şarabın tadı..

e, o zaman..bir kadeh daha lütfen..

5 Haziran 2009

yaratıcı çözümler bulabilmek için ruhsal öğretileri devreye sokuyorum..

bugün tadım yok..birazdan gürültü ve kargaşanın içine dalıcam balıklama..prova üstüne prova..birileri bu işkenceyi durdursun lütfen..inecek var..

ne demiştim bugün tadım yoktu..annemin mis kokulu sarmalarını mikrodalgadan mideye yuvarlayıncaya kadar..1800 km uzaklıktan gelen zeytinyağı ve yapraklarla yapılan sarma bu kadar mı değiştirir bir insanın modunu..sayın danubsky'e inat zeytinyağlı..neymiş sarma etli olurmuş..hadi canım..ama yine de sana ayrı bir tencerede sarıcam artık etlilerinden..napalım..hayatlarımızı birleştirdirdik ama sarmaları birleştiremicez,üzgünüm..

ayrıca şu "hayatları birleştirme" ne tuhaf bir sözcük öbeğidir..